Rasit Board

Full Version: Zürafalar Hakkında Bilgiler
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.


Zürafalar Hakkında Bilgiler

Zürafalar en uzun kara hayvanlarıdır. Bir zürafa, ayak ucunda durma ihtiyacı duymadan ikinci kattaki bir pencereden içeri bakabilir! Bir zürafa boynu, 6 fit (1.8 metre) uzunluğunda, 600 paund (272 kilogram) ağırlığındadır. Aynı zamanda, zürafanın bacakları 6 fit (1.8 metre) uzunluğundadır. Arka bacakları ön bacaklarıyla aynı uzunlukta olmasına rağmen, daha kısaymış gibi görünür. Zürafanın kalbi 2 fit (0.6 metre) uzunluğunda ve 25 paund (11 kilogram) ağırlığındadır ve akciğerleri 12 galon (55 litre) hava tutma kapasitesindedir! Zürafanın en yakın akrabası okapidir.

İlginizi çekebilir: İnanılmaz Hayvan Duyuları

Zürafaların sırtlarında hafif bir kamburluk bulunur ve vücutlarını kaplayan lekeli desenle bir leoparı andırırlar. İnsanların uzun yıllar zürafaları “deve-leopar” olarak çağırmalarının sebebi, devenin ve leoparın ortak özelliklerini barındıran bu hayvanın, deve-leopar karışımı olabileceği fikriydi. Zürafaların tür ismi olan Camelopardalis (camel: deve, leopard: leopar) isminin çıkış noktası işte bu düşüncelere dayanmaktadır!

Bilimsel bir dergi olan Current Biology ‘de zürafaların genetiğiyle ilgili yayımlanan son çalışmaya göre, zürafaların dört faklı türü bulunur – bu durum, kutup ayılarının boz ayılardan farklı olması gibidir – ve bu dört tür içerisinden bir tanesi de yeni ayırt edilen dokuz farklı alt türüyle birlikte bulunur.

Bu alt türler birbirinden farklı desenlere sahiptir ve Afrika’nın farklı bölgelerinde yaşarlar. Deri renkleri parlak açık kahverengiden neredeyse siyaha kadar değişiklik gösterir. Zürafaların ne ile beslendikleri ve yaşamlarını nerede sürdürdükleri, birbirlerinden farklılaşmalarını sağlar. Zürafaların fenotipinde görülen bu farklılıklar, onlara bizim sahip olduğumuz gibi bir bireysel parmak izine sahip olmayı sağlar.

Kenya’da yaşayan Masai zürafaları meşe ağacının yapraklarını andıran desenlere sahiptirler; Uganda ya da Rothschild zürafalarının ise bej rengi kalın çizgilerle birbirinden ayrılmış büyük, kahverengi lekeleri vardır. Ağlı zürafalar ise sadece Kenya’nın kuzey bölgesinde bulunur ve siyah derilerinin üzerinde bulunan beyaz dar çizgilerle, ağ ile sarılmış izlenimi verirler.

Masai Zürafaları meşe ağacının yapraklarını andıran desenlere sahiptirler

Masai Zürafaları meşe ağacının yapraklarını andıran desenlere sahiptirler.

Bir zürafanın boynunda kaç kemik vardır? Zürafaların boyunları da, tıpkı insanlarınki gibi 7 adet omurdan oluşur. Ancak zürafalarda her bir omurun uzunluğu 10 inçten (25.4 santimetreden) fazla olabilir!

Zürafaların İlginç Boynuzları

Zürafalar, erkek-dişi olmak fark etmeksizin, tüyle kaplı “ossicones” denen iki adet boynuza sahiptirler. Erkek zürafalar boynuzlarını, birbirlerine doğru savurdukları boyunlarıyla, kavga etmek için kullanırlar. Erkek zürafalar kendilerini bu kafa çarpışmalarından korumak için, olgunlaştıkça kafataslarında kalsiyum depolamaya başlarlar. Bu kireçlenme oldukça belirgin olabilirken, zürafaların beşte üçüne boynuzlarıyla ilginç bir görünüm verebilir.

Av – Avcılık

Zürafalar oldukça büyük oldukları için avcılarından saklanmaya ihtiyaç duymazlar. Zürafa toplulukları bir arada bulunarak, birlikten güç doğar ilkesiyle, güvende kalırlar; bu topluluk içerisinden bir zürafayı av durumuna getirip yakalamak ise oldukça zor olur.

İnsanlardan farklı olarak sadece aslanlar ve timsahlar zürafalar için avcı konumundadır. Av sırasında, kendilerini savunmak zorunda kalan zürafalar karate stilinde ölümcül tekmeler kullanırlar. Zürafaların hızları, hareket tarzları ve vücut şekilleri avcılardan kaçmaları gerektiğinde oldukça fayda sağlar.

Zürafaların tek yönlü harakete dayalı bir yürüyüş biçimleri vardır, vücutlarının aynı tarafa ait ön ve arka bacakları öne doğru hareket ettikten sonra diğer tarafa ait ön ve arka bacaklar da öne doğru hareket eder; bu tempolu yürüyüş olarak adlandırılır. Zürafalar kısa mesafelerde olduça hızlı koşabilirler, saatte 35 mil (56 kilometre) civarında yol katedebilirler.

Zürafalar ölümcül tekmeler kullanabilirler.

Zürafalar karate stilinde ölümcül tekmeler kullanabilirler.

Zürafalar için, sürekli aslanlara karşı dikkatli olmanın ve günün 16-20 saatini yemek yemekle geçirmenin çok ağır bir yük olduğunu düşünebilirsiniz.  Şaşırtıcı bir şekilde, zürafalar 24 saatlik zaman diliminde sadece 5-30 dakika arasında uyumaya ihtiyaç duyarlar!

Bazen, sadece bir, iki dakikalık hızlı şekerlemeler bile yapabilirler. Zürafalar ayaktayken bile dinlenebilirler, aynı zamanda bazen kafalarını kalçalarının üzerinde yaslayarak, yere de uzanabilirler. Zürafa için korunmasız bir pozisyon olan bu durumda genelde sürünün bir üyesi, dinlenen zürafa için bekçilik yapar.

Sessiz Zürafaların Çok Çeşitli Sesi

Çoğu insan zürafaların sesi olmadığını düşünür fakat zürafalar böğürmek, kükremek, horuldamak, tıslamak, hırlamak gibi bir çok çeşitli ses çıkarabilir; sadece bu sesleri çok nadir çıkarırlar. Tehdit altında, panik anlarında horuldardar; örneğin horultunun haklı bir nedeni yakınlarında bir aslanın varlığı olabilir.

Aynı zamanda, zürafalar bölgede yaşayan diğer hayvanlar için de bir erken uyarı sinyali görevi görürler: bir zürafa sürüsü koşmaya başlarsa, herkes bu koşuya katılır! Yapılan çalışmalara göre, zürafalar insan işitme sınırının altında sesler çıkarıyor ve bu sesleri muhtemelen uzak mesafe iletişimi için kullanıyorlar. Zürafaların neden çoğu insanın favorisi olduğunu anlamak oldukça kolay. Zarif uzun adımları, yoğun kirpik yapıları ve dingin duruşları zürafalara oldukça zarif bir hava katıyor.

Habitat ve Beslenme

Bir hayvanat bahçesinde, zürafaların çarpıcı bir görünüşleri vardır. Ama bir de onları, Afrika’da kendi habitatlarında varoluşlarıyla, gerçek bir kamuflaj görevi gören deri desenlerinin gölgeler ve yapraklarla harmanlandığı haliyle düşünün. Zürafalar ağaçlarla kaplı açık Afrikan ovalarında yaşamaya oldukça iyi adapte olmuşlardır. Diğer Afrikan otçulları, yüzeydeki ot ve küçük bitkiler uğruna besin rekabetindeyken, zürafalar taze ve gevrek yapraklarıyla uzun dallara ulaşabilirler.

Böyle büyük bir hayvanı besleyebilmek için, çok fazla yaprak gerekir. Zürafalar bir günde 75 paund (34 kilogram) yaprak tüketebilirler. Her ısırıkta yalnızca birkaç yaprağı yiyebildikleri için, yemek yemeleri günün çok büyük bir kısmını kapsar. Akasya ağacının yaprakları, zürafalarının favorisidir. Akasya ağacının uzun dikenleri olduğu için çoğu hayvan akasya ağacından beslenemez, ancak bu dikenler zürafaları durdurmaz!

İlginizi çekebilir: Ağaçlar Birbirleri İle İletişim Kurabilir Mi?

Zürafa nasıl beslenir?

Zürafalar 18 inçlik (46 santimetrelik) dillerini ve kavrama yeteneği güçlü olan dudaklarını dikenlerin etrafında ustaca kullanırlar. Zürafaların dillerinin siyah renkte olmasının sebebinin, yapraklara ulaşırken güneş yanığı olmaktan korunmak için olduğunu düşünülmektedir.

Zürafalar aynı zamanda, diken yutma durumlarında dikeni kaplayan kalın ve yapışkan tükürüklere sahiptir. San Diego Hayvanat Bahçesinde ve San Diego Hayvanat Bahçesi Safari Parkında, zürafalar yüksek yapay besin ağaçlarının dallarına yerleştirilmiş taze akasya yaprağı, kuru ot, düşük nişastalı ve yüksek lifli bisküvilerle beslenirler.

Zürafalar yedikleri yaprakları sindiren dört bölümden oluşan mideleriyle, geviş getiren hayvanlardır. Açlık durumlarında geviş getirerek yaşamlarını sürdürürler: yaprakları yedikten sonra, daha iyi öğütmek için, yutulan yaprak kümesi boğazdan tekrar ağza taşınır.

Akasya yaprakları bolca su içerir, bu sayede zürafalar uzun süre susuz dayanabilirler. Çok susadıklarında, bir göle ya da akan suya doğru uzunca eğilmeleri gerekir. Su içen bir zürafa, timsah gibi avcılar için, kolayca avuçlayabilecekleri bir av pozisyonunda bulunur. Bu yüzden, zürafalar su içmeye sürü halinde giderler ve her zaman avcıları gözetleyen bir nöbetçi bulundururlar. Eğer su kaynağına erişim hayvanat bahçelerindeki gibi kolaysa, zürafalar bir günde 10 galon (38 litre) kadar su içebilirler.

Zürafaların Aile Yaşamı

Bebek bir zürafa doğarken, dünyaya önce ön ayakları gelir daha sonra sırayla başı, boynu ve omuzları ortaya çıkar. Zürafa doğumları, yavaş çekimde bir kuğunun suya dalışını andırır! Bunun sebebi, zürafaların göbek kordonlarının 3 fit (1 metre) uzunluğunda olması ve doğumun yarısında kordonun kopmasıyla yeni doğanın yere düşmesidir.

Bu düşüş yeni doğan yavruya zarar vermemekle birlikte, yavrunun derin bir nefes almasını sağlar. Doğumdan bir saat sonra yavru ayağa kalkabilir ve bir hafta içerisinde de bitkileri tatmaya başlar. Genelde anne zürafa günün çoğu zamanı yavruyu yalnız bırakır. Bu zamanlarda yavru sessizce oturarak annesinin dönmesini bekler.

Yavru biraz büyüdüğü zaman anne zürafa, yavruyu başka yavruların da bulunduğu “yuva”ya bırakır. Yavrulardan birinin annesi yavrulara bakmak için bu yuvada kalırken, diğer anneler yemek yemeye ve sosyalleşmeye giderler. Yuvada, oynanan oyunlarla yavrular fiziksel ve sosyal açıdan gelişirler.

Bakıcıları olan anne zürafanın dikkatli gözleri altında, yavrular gün boyu çevrelerini keşfederler. Yavrular dört aylık olduktan sonra yaprak yemeye başlarlar ancak, altı aylıktan dokuz aylığa kadar değişen sürelere kadar yuvada kalmaya devam ederler.

Zürafaların Hayvanat Bahçesi Hikayesi

Zürafalar, San Diege Hayvanat Bahçesi konuklarının 1938’den beri dikkatli uzun bakışları altındalar. Hayvanat Bahçesinin ilk zürafaları Afrika’dan büyük bir tantanayla gelen Lofty ve Patches idi. Zürafaları güvenli bir şekilde gemiye bindirmek ve sonrasında New York’tan San Dieogo’ya sürecek olan 10 günlük yolculukları için onları bir kamyona yüklemek hayli zorlu bir işlemdi.

Ayrıca, varış noktalarına ulaştıkları halde zürafalar kamyondan inmeyi reddetmişlerdi. En sonunda, birinin onlara soğan teklif etmesiyle görev  tamamlanmış ve böylece başka denemelerle hallolmayacak olan işi sebzeler başarmıştı.

Şu anda Hayvanat Bahçesi, küçük bir Masai zürafa sürüsüne sahip durumda. Hayvanlar ve konuklar için ilginin artması amacıyla, bu sürü Urban Jungle’da bulunan küçük Nubian Soemmering ceylanlarıyla aynı habitatı paylaşıyor. Hayvanat Bahçesi, zürafaları besleme seçenekleri sunuyor. Ziyaret etmeden önce, zürafaların beslenme zamanında gittiğinizden emin olun!

Safari Parkı, ağlı, Uganda ve Masai zürafalarının evi; zürafalar doğada bulundukları ova habitatlarına benzer şekilde burada bir sürü çeşitli türün yanında, antilop ve gergedanlarla birlikte yaşıyorlar. Zürafa yavrularının yemeklerine rahatça ulaşabildikleri altı adım uzunluğundaki (1.8 metre) besleme merkezleri, yavrulara besin sağlarken, komşuları olan antilop ve gergerdanlardan da korunmuş oluyor. Safari Parkın vahşi yaşam bakım uzmanlarından biri şöyle söylüyor: “Zürafaları ayırt etmek, bulutları izlemeye benziyor.

Onlara ne kadar uzun bakarsanız, desenlerindeki benzersiz şekilleri daha iyi fark ediyorsunuz. Ve bu bizim onları nasıl ayırt ettiğimizi açıklıyor.” Zürafa bakım uzmanları, her zürafanın benzersiz özelliklerini fotoğraflıyor ve bu fotoğrafları ulaşılabilir bir kaynak olması için bir kitap içerisine yerleştirip, saklıyorlar. Safari Park Doğu Afrika gösterim bölümünde Uganda zürafaları ve ağlı zürafalardan oluşan büyük bir sürü bulunurken,  Masai zürafaları da Parkın Doğu Afrika bölümünde sergileniyor.

Safari Park Afrikan ovalarında bulunan zürafalar, vahşi yaşam ve ötesi için, istediğiniz zaman yeni Zürafa Kamerası seçeneğiyle, canlı bağlantı videosunu izleyebilirsiniz.

Koruma

Zürafa popülasyonları, besi hayvanlarının aşırı otlatılmasına ve yaşanan habitat kaybına bağlı olarak çoğu Afrikan ülkesinde yavaşça azalmaya başlıyor. Bu durum, zürafaların geleceklerinin, yaşadıkları habitatın kalitesinden doğrudan etkilendiğini gösteriyor.

Geçtiğimiz yüzyılda zürafaların sayıları azalırken, bir zürafa alttürü olan Batı Afrikan ya da Nijeryalı zürafa    Giraffa camelopardalis peralta savunmasız; bir diğer Uganda ya da Rothschild zürafası G.c. rothschildi ise neredeyse soyu tükenme tehlikesi altında. Uganda zürafası tarih boyunca batı Kenya, Uganda ve doğu Sudan’da yaşamını sürdürmesine rağmen, artık neredeyse önceden sahip olduğu tüm çeşitliliği yitirmiş halde izole bir popülasyon olarak Kenya ve Uganda bölgesinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Nijeryalı zürafalar ise Nijerya’nın küçük bir alanında yaşayan en nadir zürafalar olarak değerlendiriliyorlar.

Ağlı zürafa G.c. reticulata popülasyonunun, izinsiz avlanma yüzünden sadece 10 yılda yüzde seksene varan endişelendirici bir boyutta azaldığı görülüyor. Etleri, postları, kemik ilikleri ve kuyruk kılları yüzünden vurulan ya da tuzağa düşürülen havyanlar, namlunun ucunda bir hayat sürüyorlar. Bir çok sebep yüzünden, geriye kalan diğer zürafa türleri, soy tükenme tehlikesi altında değiller. Neyse ki, Kenya sahip olduğu üç alt tür olan ağlı zürafalar, Uganda zürafaları ve Masai züfaları G.c. tippelskirchi hakkında bir koruma programını harekete geçirdi.

Evrensel San Diego Hayvanat Bahçesi, insanların vahşi yaşamla birlikte yaşamasının bir yolunu sağlamak amacıyla, kuzey Kenya’da bir koruma birliği girişimini destekliyor.  San Diego Hayvanat Bahçesinde, zürafa besleme avlumuzda, yüksek lifli büskiviler alıp, zürafaları elden besleme imkanını sunuyoruz. Zürafa büskivilerinin satışında elde edilen bu kazanç ise Afrika’da desteklediğimiz koruma birliklerinin girişimlerini finanse ediyor.

Yaşamın kıyısında olan zürafaları, yaşama geri döndürmek için Evrensel San Diego Hayvanat Bahçesi Vahşi Yaşamı Koruma birliğini destekleyebilirsiniz. Hep birlikte, yeryüzündeki vahşi yaşamı kurtarabilir ve koruyabiliriz.

Zürafagiller

Zürafagiller (Giraffidae), çift toynaklılar (Artiodactyla) takımına ait, geviş getiren bir familya. Bu familya sadece iki ayrı cinse ayrılan iki türden oluşmaktadır: Zürafa ve Okapi.

Özellikler

Familyanın iki türü ilk bakışta birbirlerine pek benzemiyor olsalar da, birçok ortak özellikleri vardır. İkisinin de koyu renkli uzun bir dili, tırtıklı yan dişleri ve deri ile kaplı boynuzları vardır. Dilleri çok kıvraktır. Dilleri ile hatta yaprakları tutup koparabilirler. Boynuzları ile dünyaya gelirler. Bu birer kemikten oluşan boynuzları zamanla kafatasları ile birleşir, ömür boyu büyümeye devam etmelerine rağmen sözü edilmeye değer bir ölçüye varmazlar.

Yaşam şekli

Familyanın iki türü de yaprak ile beslenir ve bunlara daha rahat ulaşabilmek için uzun bir boyun geliştirmiştir. Okapi ormanlarda yaşadığı için, daha çok açık alanlarda yaşayan zürafa kadar fazla uzun bir boyuna ihtiyacı yoktur. Ayrıca okapi sadece ağaç yaprakları ile değil başka türlü bitkilerle de beslenebilir.

Evrim tarihi

Geç Miyosen döneminde yaşamış olan Shansitherium ve Palaeotragus

Zürafagillerin eski çağlarda, bugün olduğundan çok daha fazla türleri olan bir familya oldukları ve ilk olarak Miyosen çağında ortaya çıktıkları kabul edilir. Buzul Çağı'na (Pleistosen) kadar Avrupa ve Asya'da da yaşamışlardır. Sivatherium adı verilen ataları, familyanın sığır zürafaları (Sivatheriinae) adlı, nesli tükenmiş bir kolunu oluşturur.

DNA dizileme çalışması

2016 yılında yapılan bir DNA dizileme çalışmasında, Zürafa (Giraffa camelopardalis), Okapi (Okapia johnstoni) ve Sığır'ın (Bos taurus) genomları incelendi. Okapi ve Zürafa'nın son ortak atasının yaklaşık 11.5 milyon yıl önce yaşadığı hesaplanırken, Zürafagiller ile Boynuzlugillerin son ortak atasının 28 milyon yıl önce yaşadığı hesaplandı.

Zürafa uzun boynuna nasıl kavuştu?

Bu sorunun yanıtını arayan Tanzanyalı, Kenyalı, İngiliz ve ABD’li araştırmacılar, zürafanın kalıtımındaki değişimleri inceledi. Ve bu amaçta ilk kez zürafanın en yakın akrabası olan okapisin kalıtımı çözüldü. Analizlerden anlaşıldığı üzere zürafanın iskeleti ve kalp-dolaşım sistemindeki değişimler evrim sürecinde aynı zamanda meydana gelmiş. Zürafanın uzun bacakları, özellikle de uzun boynu onu altı metre kadar yükseğe erişmesini sağlar. Fakat bu eşsiz yapıları iskeleti kadar sinir ve kalp/dolaşım sistemi için de zorluklar yaratır.

Örneğin iki metre yüksekteki beyne kan pompalayabilmek için son derece güçlü bir kalbe sahiptir. Damarları da mesela hayvanın su içmek için kafasını aniden aşağı doğru eğdiği zaman, basınç farklılıklarını önleyecek şekilde yapılanmıştır. Bu ve diğer davranışlara uyum sağlamaya izin veren genetik değişimlerin hangileri olduğunu Afrika Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’nden Morris Agaba, zürafa ve okapi kalıtımını karşılaştırarak inceledi. Okapi ve zürafalar, zürafagiller familyasındaki iki cinsi oluştururlar. Ancak okapinin boynu o kadar uzun değildir. Bilim insanları anavatanı Güney Kenya ve Tanzanya olan iki Maasai zürafasının (Giraffa camelopardalis tippelskirchi) kalıtımını incelemişler.

Kalıtım analizleri zürafa ve okapisin evrimdeki yollarını sanıldığı gibi 16 milyon yıl önce değil 11,5 yıl önce ayırdıklarını gösteriyor. Zürafaya özel beden yapısını kazandıracak şekilde değişimden geçen toplam yetmiş gen tespit edilmiş. Örneğin boyun omurlarının gelişimini çalıştıran genlerin yapıtaşları değişmiş. Zürafa uzun boynuna rağmen diğer memelilerden daha fazla omura sahip değildir, buna karşın omurlar daha uzundur. İskeleti değiştiren bu tür genetik değişimler, kalp/dolaşım sistemini de etkileyen değişimlerle aynı zamanda gelişmiş. Uzun boyun yapısı nedeniyle zürafaların normalde fizyolojik ve yapısal sorunlar yaşamaları gerekirdi. Bu sorunların çözümü özellikle de güçlü kalp/dolaşım sisteminin, kalp/dolaşım hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkların tedavilerinde yardımcı olabilir.