Rasit Board

Full Version: Zeyd b. Erkâm (r.a.) Rabbinin Tasdikiyle Müjdelenen Genç
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.


Rabbinin Tasdikiyle
Müjdelenen Genç:
Zeyd b. Erkâm (r.a.)


Hz. Peygamber ve ordusu, etrafındaki kabileleri kışkırtarak Müslümanlara karşı asker toplayan Benî Mustalik kabilesine düzenlenen sefer nedeniyle Müreysi’ kuyusunun başında karargâh kurmuşlardı. İçerisinde az miktarda su bulunan kuyu ashab tarafından ortak kullanılıyordu. Muhacirlerden Cehcâh b. Kays ile ensardan Sinan b. Vebera kuyuda karışan kovaları nedeniyle hararetli bir tartışmaya giriştiler. Tartışma giderek şiddetlenince muhacirler ve ensarın tamamı bu olaya müdahil oldular.
Münafıkların lideri Abdullah b. Übey b. Selûl fırsattan istifade edip olayı içinden çıkılmaz hale getirmek üzere harekete geçti. Ensardan yana tavır alarak onlara muhacirlere yardım etmemelerini, böylece onların Resûlullah’ın etrafından dağılıp gideceklerini söyledi. Ardından da küstahça “Medine’ye dönersek güçlü olanlar zayıf olanları muhakkak oradan çıkaracaktır!” dedi. O esnada ensarın arasında bulunan genç Zeyd b. Erkâm, Abdullah b. Übeyy’in pervasızca serdettiği laflara daha fazla dayanamadı. Amcası aracılığıyla duyduklarını Allah Resûlü’ne haber verdi. Bunun üzerine Zeyd’i yanına çağıran Hz. Peygamber olanları bir defa da kendisinden dinledi. Duyduklarına inanmakta zorlanan Resûlullah, Abdullah b. Übeyy’i de dinleyerek peşin hüküm vermemeyi tercih etti. Zeyd yanlış işitmiş olabilirdi. Allah Resûlü’nün huzuruna gelen münafıkların lideri ve beraberindeki arkadaşları o sözleri asla söylemediklerine yemin ettiler. Onların bu kararlı tutumu karşısında Hz. Peygamber Abdullah b. Übeyy’in doğru söylediğine kanaat getirdi. Bu durumda Zeyd de yalancı konumuna düşmüştü. (Buhârî, Tefsîr, (Münâfikûn) 1, 2)
Zeyd, ömründe hiçbir şeye böylesine üzülmemişti. Herkes onu kınamıştı, amcası bile kendisine inanmamış, “Ne derdin vardı da Resûlullah’ın seni yalanlamasına ve sana öfkelenmesine neden oldun!” diye onu azarlamıştı. Zeyd’in elinden bir şey gelmiyordu. Çaresiz beklemeye karar verdi. Zaman geçtikçe sıkıntısı hafiflemiyor daha da artıyordu. İyice bunaldığı ve üzüntüsünden artık başını bile kaldıramadığı bir haldeyken Hz. Peygamber yanına geliverdi. Kulağını ovuşturup yüzüne gülümsedi. Zeyd’in gönlü ferahladı bir anda. Kendisine dünyada ebedî kalacağı müjdelense bu kadar sevinmezdi. Biraz sonra Hz. Ebû Bekir geldi ve kendisine Resûlullah’ın ne söylediğini sordu. Zeyd “Bir şey söylemedi. Kulağımı ovuşturdu ve yüzüme gülümsedi.” dedi. Hz. Ebû Bekir “Müjdeler olsun!” dedi ve gitti. Sonra Hz. Ömer’le karşılaştı Zeyd. Hz. Ebû Bekir’e söylediklerini ona da söyledi. Ertesi gün sabahın aydınlığıyla beraber gelen müjde ile Zeyd’in gönlü de aydınlandı adeta. (Tirmizî, Tefsîr, 63) Zeyd’i yanına çağıran Allah Resûlü, “Ey Zeyd! Şüphesiz Allah seni tasdik etti.” dedi. Münafıkların ikiyüzlülüklerini açıkça ortaya koyarak Zeyd b. Erkâm’ın aklanmasına vesile olan Münâfikûn sûresi indirilmiş ve Yüce Allah münafıkların küstahça sözlerini teker teker yüzlerine vurmuştu: “Onlar, ‘Allah Resûlü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler.’ diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar. Onlar, ‘Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır.’ diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük ancak Allah’ın, Peygamberi’nin ve müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.” (Münâfikûn, 63/7-8)
Ensarın en gençlerinden olan Zeyd b. Erkâm, münafıkların ikiyüzlülükleri karşısında kendinden büyüklerin cesaret edemeyeceği bir tavır takınmıştı. O sözleri babasının ağzından duymuş olsa bile muhakkak Resûlullah’a bildirirdi. Hiç kimsenin Allah’ın Elçisi’ni aldatmasına gönlü razı olamazdı. Bütün bu iyi niyetli düşüncelerine rağmen kimseyi kendisine inandıramadığı ve çevresindeki herkesin tepkisini aldığı halde doğru olanı yaptığından emindi. Daha önce yaşının küçüklüğü sebebiyle Uhud Savaşı’na katılmasına izin verilmeyen Zeyd b. Erkâm, katıldığı ilk seferde ağır bir imtihanla karşı karşıya kalmıştı. Yalancılıkla itham edilmek kendisini tahmin ettiğinden çok daha fazla yıpratmıştı. Yine de Rabbine güvenmekten vazgeçmedi. Yalancı olup olmadığının er ya da geç ortaya çıkacağını ve Allah Resûlü’nün kendisine hak vereceğini umuyordu. Sonunda öyle de oldu. Rabbinin tasdikiyle müjdelendi genç Zeyd. Herkese nasip olmayacak bir nimetti bu.
Hz. Peygamber’den çok sayıda hadis nakleden Zeyd b. Erkâm, yaşlandığı zaman kendisine hadis dinlemek üzere gelen kimselerin “Ey Zeyd! Gerçekten sen çok hayırla karşılaştın. Resûlullah’ı (s.a.v.) gördün, hadisini dinledin, onunla beraber gazâ ettin ve arkasında namaz kıldın. Ey Zeyd! Gerçekten sen çok hayırla karşılaştın. Bize Resûlullah’tan (s.a.v.) işittiklerini rivayet et ey Zeyd!” (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 36) diye hürmetle ve imrenerek ziyaret ettikleri kıymetli sahabilerden biri oldu.

Kaynak :

Sahabe Hatiralari (Diyanet Yayinlari)
Hale ŞAHİN