08-18-2024, 12:42 PM
ÇAY (Thea Sinensis)
Alm. Tee (m), Fr. The (m), İng. Tea; tea plant. Familyası: Çaygiller (Theaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Doğu Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.
Vatanı olan Çin’de yabânî olarak yetiştiği zaman yüksekliği 10-12 metreyi bulan, yetiştirildikleri zaman ise boyları 2-3 metreyi aşmayan ve yaprak dökmeyen bir ağaç. Haziran-temmuz aylarında beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekler açar. Yaprakları basit ve saplı, sert, koyu yeşil renkli, oval şekillidir. 5-9 taç yapraktan müteşekkil olan çiçekler dallarda teker teker bulunur. Meyveleri 3 gözlü olup, her gözünde bir tohum bulunur.
Çayın târihçesi: Çay, Çince “Ça” kelimesinden türetilmiştir ve bütün diller, bu içecek için bundan aldıkları ve ürettikleri kelimeleri kullanırlar. İlk olarak çaya Çin’de Îsâ aleyhisselâmın doğumundan 2700 yıl önce yazılmış olan belgede rastlanılmıştır. Fakat kayıtlar yalnız ilâç olarak kullanıldığını belirtmektedir.
Çayın Çinlilerin millî içkisi olması, ancak milâttan 400 yıl sonradır. Ortaçağlarda ticârî münâsebetlerin başlamasıyla berâber yavaş yavaş çayın kıymeti de anlaşılmış ve bütün dünyâya yayılmıştır. Milâdî 350 yıllarında Çinliler gemilerle Seylan’a gidiyorlar ve mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla mübâdele ediyorlardı. Beşinci yüzyılın ortasında Çinliler Kızıldeniz’deki Aden’e kadar geldiler. Sekizinci yüzyıldan îtibâren Arap ve İran gemileri Çin’e kadar gittiler. On beşinci yüzyıldan îtibâren çay karayoluyla Orta Asya’ya geldi ve böylece Tibetliler onu genel olarak kullanmaya başladılar.
Avrupa çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı seferleri sırasında alabildi. On altıncı yüzyılda çaydan, meşhur seyyahlardan Giovanni Battista Ramusio (1559), L. Almedia (1588) ve Tareira (1610) tarafından bahsedilmiştir. Fakat çayın hazırlanması hakkında kesin bir bilgiye sâhip değillerdi. 1610 yılında Hollanda-Doğu Hindistan şirketinin gemileri ilk çayı Hollanda’ya getirdiler ve çok geçmeden sevilen bir içecek oldu. Paris’e ilk çay 1635’te, Londra’ya 1650’de geldi. Rusya’ya karayolundan 1638’de ulaştı. Almanya’ya ise 1647 yılında girdi. Çayın halk tarafından da benimsenmesi birçok doktorun bunu tavsiye etmesinden ileri gelmiştir.
Memleketimizde çay zirâatine âit ilk denemeler 1888 senesinde Bursa’da yapılmış ve başarısızlıkla nihâyet bulmuştur. 1924 senelerinde Kafkasya’dan getirilen tohumlar ile Rize’de bâzı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı için iyi netîceler alınmıştır. Fakat çay ekimi, kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir çay bahçesi yapılmıştır. 1939’da 3788 sayılı kânunun çıkartılması ile çay zirâati büyük bir hızla gelişmiştir. 1939’da 2130 dönüm olan çaylıkların sahası, 1957’de 93.360 dönüme yükselmiştir. Çay yetiştirme işi memleketimizde ilk önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Sürmene’den Hopa’ya kadar olan mıntıkada, sâhilden 500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
Çayın yetiştirilmesi: Yabânî çay ağacı 7-10 m’lik bir yükseklikte olmasına karşılık, yapraklarını daha kolay toplayabilmek için kültürlerinde boylarını 3 m’yi geçirtmezler. Kuvvetli budama sâyesinde ağacın yeni filizler getirmesi sağlanır ki, en değerli yaprakları taşıyanlar da bunlardır. Büyüyebilmesi için çay ağacının nemli sıcak bir iklime ve bol güneşe ihtiyâcı vardır. bu yüzden çay bahçeleri genellikle tepelerin güney tarafındadır. Çay fideleri birer metre aralıkla dikilir ki, büyüyünce, aralarından rüzgâr esebilsin. Üç yıl sonra ürünün alınmasına başlanabilir ve bu arka arkaya yedi yıl sürer. Bu süreden sonra toplanan yaprakların değerleri gittikçe azalır ve eskileri çıkarılıp yerine yenileri dikilir.
Çayın toplanması: Çin’de yılda üç kez çay yaprağı toplanır. Yağmur mevsiminden biraz önce, mart, nisanda yeni, tâze yeşil yapraklar toplanır ki, en iyi çay da bunlardan yapılanıdır. Mayısın sonu ve haziranın başında ikinci ürün alınır. Fakat bunun değeri birinci ürüne oranla biraz düşüktür. Temmuz ve ağustosta yaprakların değeri çok azalır. Bu yüzden toplama yapılmayabilir.
Rize bölgesinde çay yaprakları bilhassa Mayıs-haziran aylarında toplanmaktadır. Toplanan yapraklar bu bölgedeki fabrikalarda hemen işlenmektedir.
Yağmur mevsiminde, nemliliğin çayın tadına etkisi fenâ olduğundan, yapraklar toplanmaz. Sabah erkenden gecenin çiğ taneleri buğulanıp uçtuktan sonra toplanır.
Çay yaprakları bitkinin üzerinde bulundukları yerlere göre değer taşır ve bunlardan elde edilen çayların da aynı şekilde değerleri değişiktir.
Beyaz kirpik, üzerinde beyaz yumuşak tüyler bulunan henüz açılmamış yaprak tomurcuklarıdır. Bu yapraktan elde edilen çaya altınbaş veya akkuyruk ismi verilmektedir.
Çay elde edilecek yapraklar, dalın ucunda yeni açılmış ikibuçuk yapraktır. Daha aşağıdaki kartlaşmış yapraklar koparılıp çay yapılmaz. Bizde en iyi kaliteli çay Sürmene-Hopa arasında yetişmektedir.
Çayın elde edilişi: Çay ağacından işleme göre iki tip çay elde edilmektedir. Siyah ve yeşil çay. Siyah çay elde etmek için toplanan yapraklar raflara serilerek soldurulur. Sonra makinalarda bükülür. Böylece hücre çeperlerinin kısmen parçalanması sağlanır. Soldurulmuş ve bükülmüş çaylar rutûbetli bir odada fermantasyona bırakılır. Sonra fırınlarda kurutulur ve nihâyet elenerek kalitelerine ayrılır ve ambalajlanarak ticârete çıkarılır. Türkiye’de siyah çay elde edilmekte ve içilmektedir. Yeşil çay fermante edilmeden hazırlanan çaydır. Toplanan yapraklar doğrudan doğruya kavrulur veya 80-90 °C’de ısıtılmış su buharına tutulur, sonra makinalarda kıvrılarak kalitelerine ayrılır ve ambalajlanır. Yeşil çayın tadı siyah çaydan daha kuvvetli ve serttir. Yeşil çayı daha fazla Asyalılar sever.
Kullanıldığı yerler: Çay keyif verici olarak içilmesinin yanı sıra, tıbbî önemi hâizdir. Çay yapraklarında % 1,5-4 kadar kafein, az miktarda da teofilin vardır. Çay yaprakları % 10 civarında tanen de ihtivâ eder. İhtivâ ettiği alkaloitlerden dolayı bâriz idrar söktürücü etkisi vardır. Büzücü etkisinden dolayı göz banyolarında kullanılır. Çay yapraklarının eczâcılıktaki asıl kullanılışı kafein elde etmek bakımındandır. İlâç hammaddesi olarak oldukça fazla kullanılan kafein, ya sentetik olarak veyahut da çay yapraklarından elde edilmektedir. Uzun müddet ve fazla miktarda çay kullananlarda teizm adı verilen uykusuzluk, iştahsızlık, zayıflama ve sinirlilik halleri ile kendini gösteren bir hastalık belirir. Az miktarları dinlendirici ve iştah açıcı etkisi yanında keyif vericidir.
Çayı limonla içmek âdeti Rusya’dan gelmiştir. Bâzıları bu yüzden çayın asıl aromasının kaybolduğunu iddia ederler. Gerçekten çay saf olarak hazırlanırsa, kendi aroması tam olarak meydana çıkar. Genellikle çay daha başka içeceklerle de karıştırılır. Süt bunlardan biridir. Rusların semâverde yaptıkları çay çok ince bir çaydır. 240 gr suya 1/2 gram çay yaprağı atarlar. En çok tanınmış semâver çayı yeşil yapraklı çaydan yapılır ve bu ince çayın en iyi aromaya sâhip olduğunu iddiâ edenler çoktur.
Ticâreti: Rize bölgesinden elde edilen çay memleketin ihtiyâcına kâfî gelmemektedir. Bu sebeple Tekel İdâresi her sene hemen hemen memleketimizde elde edilen miktarda çayı Hindistan, Pakistan ve Seylan’dan ithal etmekte ve bunları harman yaptıktan sonra piyasaya çıkarmaktadır. Yapılan hesaplamalarda Türkiye’de her vatandaşın millî gelirden aldığı payın % 20’sini keyif verici maddeler için harcadığı ortaya çıkmaktadır.
Dünyâ Çay Üretimi (1989)
Ülke
Üretimi (ton)
Hindistan
682.000
Çin Halk Cumhuriyeti
566.000
Sri Lanka
207.000
Kenya
181.000
Endonezya
156.000
Bağımsız Devletler Topluluğu
150.000
Türkiye
136.000
Japonya
90.000
İran
46.000
Bangladeş
44.000
Malavi
39.000
Kaynak
Rehber Ansiklopedisi
Alm. Tee (m), Fr. The (m), İng. Tea; tea plant. Familyası: Çaygiller (Theaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Doğu Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.
Vatanı olan Çin’de yabânî olarak yetiştiği zaman yüksekliği 10-12 metreyi bulan, yetiştirildikleri zaman ise boyları 2-3 metreyi aşmayan ve yaprak dökmeyen bir ağaç. Haziran-temmuz aylarında beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekler açar. Yaprakları basit ve saplı, sert, koyu yeşil renkli, oval şekillidir. 5-9 taç yapraktan müteşekkil olan çiçekler dallarda teker teker bulunur. Meyveleri 3 gözlü olup, her gözünde bir tohum bulunur.
Çayın târihçesi: Çay, Çince “Ça” kelimesinden türetilmiştir ve bütün diller, bu içecek için bundan aldıkları ve ürettikleri kelimeleri kullanırlar. İlk olarak çaya Çin’de Îsâ aleyhisselâmın doğumundan 2700 yıl önce yazılmış olan belgede rastlanılmıştır. Fakat kayıtlar yalnız ilâç olarak kullanıldığını belirtmektedir.
Çayın Çinlilerin millî içkisi olması, ancak milâttan 400 yıl sonradır. Ortaçağlarda ticârî münâsebetlerin başlamasıyla berâber yavaş yavaş çayın kıymeti de anlaşılmış ve bütün dünyâya yayılmıştır. Milâdî 350 yıllarında Çinliler gemilerle Seylan’a gidiyorlar ve mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla mübâdele ediyorlardı. Beşinci yüzyılın ortasında Çinliler Kızıldeniz’deki Aden’e kadar geldiler. Sekizinci yüzyıldan îtibâren Arap ve İran gemileri Çin’e kadar gittiler. On beşinci yüzyıldan îtibâren çay karayoluyla Orta Asya’ya geldi ve böylece Tibetliler onu genel olarak kullanmaya başladılar.
Avrupa çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı seferleri sırasında alabildi. On altıncı yüzyılda çaydan, meşhur seyyahlardan Giovanni Battista Ramusio (1559), L. Almedia (1588) ve Tareira (1610) tarafından bahsedilmiştir. Fakat çayın hazırlanması hakkında kesin bir bilgiye sâhip değillerdi. 1610 yılında Hollanda-Doğu Hindistan şirketinin gemileri ilk çayı Hollanda’ya getirdiler ve çok geçmeden sevilen bir içecek oldu. Paris’e ilk çay 1635’te, Londra’ya 1650’de geldi. Rusya’ya karayolundan 1638’de ulaştı. Almanya’ya ise 1647 yılında girdi. Çayın halk tarafından da benimsenmesi birçok doktorun bunu tavsiye etmesinden ileri gelmiştir.
Memleketimizde çay zirâatine âit ilk denemeler 1888 senesinde Bursa’da yapılmış ve başarısızlıkla nihâyet bulmuştur. 1924 senelerinde Kafkasya’dan getirilen tohumlar ile Rize’de bâzı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı için iyi netîceler alınmıştır. Fakat çay ekimi, kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir çay bahçesi yapılmıştır. 1939’da 3788 sayılı kânunun çıkartılması ile çay zirâati büyük bir hızla gelişmiştir. 1939’da 2130 dönüm olan çaylıkların sahası, 1957’de 93.360 dönüme yükselmiştir. Çay yetiştirme işi memleketimizde ilk önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Sürmene’den Hopa’ya kadar olan mıntıkada, sâhilden 500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
Çayın yetiştirilmesi: Yabânî çay ağacı 7-10 m’lik bir yükseklikte olmasına karşılık, yapraklarını daha kolay toplayabilmek için kültürlerinde boylarını 3 m’yi geçirtmezler. Kuvvetli budama sâyesinde ağacın yeni filizler getirmesi sağlanır ki, en değerli yaprakları taşıyanlar da bunlardır. Büyüyebilmesi için çay ağacının nemli sıcak bir iklime ve bol güneşe ihtiyâcı vardır. bu yüzden çay bahçeleri genellikle tepelerin güney tarafındadır. Çay fideleri birer metre aralıkla dikilir ki, büyüyünce, aralarından rüzgâr esebilsin. Üç yıl sonra ürünün alınmasına başlanabilir ve bu arka arkaya yedi yıl sürer. Bu süreden sonra toplanan yaprakların değerleri gittikçe azalır ve eskileri çıkarılıp yerine yenileri dikilir.
Çayın toplanması: Çin’de yılda üç kez çay yaprağı toplanır. Yağmur mevsiminden biraz önce, mart, nisanda yeni, tâze yeşil yapraklar toplanır ki, en iyi çay da bunlardan yapılanıdır. Mayısın sonu ve haziranın başında ikinci ürün alınır. Fakat bunun değeri birinci ürüne oranla biraz düşüktür. Temmuz ve ağustosta yaprakların değeri çok azalır. Bu yüzden toplama yapılmayabilir.
Rize bölgesinde çay yaprakları bilhassa Mayıs-haziran aylarında toplanmaktadır. Toplanan yapraklar bu bölgedeki fabrikalarda hemen işlenmektedir.
Yağmur mevsiminde, nemliliğin çayın tadına etkisi fenâ olduğundan, yapraklar toplanmaz. Sabah erkenden gecenin çiğ taneleri buğulanıp uçtuktan sonra toplanır.
Çay yaprakları bitkinin üzerinde bulundukları yerlere göre değer taşır ve bunlardan elde edilen çayların da aynı şekilde değerleri değişiktir.
Beyaz kirpik, üzerinde beyaz yumuşak tüyler bulunan henüz açılmamış yaprak tomurcuklarıdır. Bu yapraktan elde edilen çaya altınbaş veya akkuyruk ismi verilmektedir.
Çay elde edilecek yapraklar, dalın ucunda yeni açılmış ikibuçuk yapraktır. Daha aşağıdaki kartlaşmış yapraklar koparılıp çay yapılmaz. Bizde en iyi kaliteli çay Sürmene-Hopa arasında yetişmektedir.
Çayın elde edilişi: Çay ağacından işleme göre iki tip çay elde edilmektedir. Siyah ve yeşil çay. Siyah çay elde etmek için toplanan yapraklar raflara serilerek soldurulur. Sonra makinalarda bükülür. Böylece hücre çeperlerinin kısmen parçalanması sağlanır. Soldurulmuş ve bükülmüş çaylar rutûbetli bir odada fermantasyona bırakılır. Sonra fırınlarda kurutulur ve nihâyet elenerek kalitelerine ayrılır ve ambalajlanarak ticârete çıkarılır. Türkiye’de siyah çay elde edilmekte ve içilmektedir. Yeşil çay fermante edilmeden hazırlanan çaydır. Toplanan yapraklar doğrudan doğruya kavrulur veya 80-90 °C’de ısıtılmış su buharına tutulur, sonra makinalarda kıvrılarak kalitelerine ayrılır ve ambalajlanır. Yeşil çayın tadı siyah çaydan daha kuvvetli ve serttir. Yeşil çayı daha fazla Asyalılar sever.
Kullanıldığı yerler: Çay keyif verici olarak içilmesinin yanı sıra, tıbbî önemi hâizdir. Çay yapraklarında % 1,5-4 kadar kafein, az miktarda da teofilin vardır. Çay yaprakları % 10 civarında tanen de ihtivâ eder. İhtivâ ettiği alkaloitlerden dolayı bâriz idrar söktürücü etkisi vardır. Büzücü etkisinden dolayı göz banyolarında kullanılır. Çay yapraklarının eczâcılıktaki asıl kullanılışı kafein elde etmek bakımındandır. İlâç hammaddesi olarak oldukça fazla kullanılan kafein, ya sentetik olarak veyahut da çay yapraklarından elde edilmektedir. Uzun müddet ve fazla miktarda çay kullananlarda teizm adı verilen uykusuzluk, iştahsızlık, zayıflama ve sinirlilik halleri ile kendini gösteren bir hastalık belirir. Az miktarları dinlendirici ve iştah açıcı etkisi yanında keyif vericidir.
Çayı limonla içmek âdeti Rusya’dan gelmiştir. Bâzıları bu yüzden çayın asıl aromasının kaybolduğunu iddia ederler. Gerçekten çay saf olarak hazırlanırsa, kendi aroması tam olarak meydana çıkar. Genellikle çay daha başka içeceklerle de karıştırılır. Süt bunlardan biridir. Rusların semâverde yaptıkları çay çok ince bir çaydır. 240 gr suya 1/2 gram çay yaprağı atarlar. En çok tanınmış semâver çayı yeşil yapraklı çaydan yapılır ve bu ince çayın en iyi aromaya sâhip olduğunu iddiâ edenler çoktur.
Ticâreti: Rize bölgesinden elde edilen çay memleketin ihtiyâcına kâfî gelmemektedir. Bu sebeple Tekel İdâresi her sene hemen hemen memleketimizde elde edilen miktarda çayı Hindistan, Pakistan ve Seylan’dan ithal etmekte ve bunları harman yaptıktan sonra piyasaya çıkarmaktadır. Yapılan hesaplamalarda Türkiye’de her vatandaşın millî gelirden aldığı payın % 20’sini keyif verici maddeler için harcadığı ortaya çıkmaktadır.
Dünyâ Çay Üretimi (1989)
Ülke
Üretimi (ton)
Hindistan
682.000
Çin Halk Cumhuriyeti
566.000
Sri Lanka
207.000
Kenya
181.000
Endonezya
156.000
Bağımsız Devletler Topluluğu
150.000
Türkiye
136.000
Japonya
90.000
İran
46.000
Bangladeş
44.000
Malavi
39.000
Kaynak
Rehber Ansiklopedisi